Şenol Güneş etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Şenol Güneş etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

25 Eylül 2015 Cuma

DERBİYİ 17'DEN VURMAK

          Sezona gösterişli transferler ile başlayan Fenerbahçe ve her yıl olduğu gibi sezon başındaki oyunu ile taraftarın iştahını kabartan Beşiktaş pazar günü karşı karşıya gelecek. Derbilerin içinde Galatasaray - Fenerbahçe maçlarının yeri ayrı olsa da bu sezon beklentiyi yükselten iki takım bizlere çok keyifli maçlar izletecek gibi görünüyor. Hucum silahlarının ön planda olduğu iki takımın maçı, yavaş yavaş oturan oyuncu yapıları  ile kısır geçen derbilerin aksine bol gollü geçmeye aday.
          İki takım teknik direktörlerinin sahaya hangi onbir oyuncuyu süreceğini maç saatine kadar kara kara düşünecekleri ve bu kararları ile maç sonu yüzleşecekleri kaçınılmaz bir son. Kulübede bekleyen oyuncuların bile büyük tartışmalara sebep olduğu Fernerbahçe'de Vitor Pereira'nın Van Persie ile yaşadığı diyalog hala akıllarda. Moussa Sow'un yüksek bir bonservis ile satılması sonrası, gösterişli kadrosunda sadece iki forvet oyuncusu kalmasından ötürü eleştirilen Fenerbahçe'nin, hangi forveti sahaya süreceği konusunda zorlanması ise gerçekten şaşırtıcı. Lazar Markoviç transferi sonrasında hucum hattında işlerin karışması, Gökhan Gönül'ün iyileşmesi, Hasan Ali Kaldırım'ın her daim hazır olması, Diego'nun düzelmesi, Volkan Şen ve Ozan Tufan'a yer arayışı gibi konular bir teknik adamın en çok isteyebileceği sorunlardan olsa da dengelerin hassas olduğu ve V.Pereira'nın işinin hiç kolay olmadığı bir gerçek.
          Beşiktaş tarafına baktığımızda ise hemen hemen aynı sıkıntıların söz konusu olduğunu görebiliriz. Yine zengin bir hücum hattı, form tutmaya başlayan oyuncular, yedek bekletmesi zor bir Mario Gomez ismi ve Q7 markası. Savunma kısmına baktığımızda ise Şenol Güneş'in elindeki çok sayıdaki sol beke rağmen istediği verimi alamamasına rağmen, sağ bekte istikrarlı bir performans gösteren Andreas Beck ile mutlu olduğunu söyleyebiliriz. İki kanat beklerinden de hücum katkısının artması yönünde beklenti olsada, önlerinde oynayan savunma yönü zayıf, kanattan çok forvet yönü ağır basan oyuncuları düşününce bu durumu hoş görmek gerek.
          Derbi maçında, Portekizli oyuncuların maça direkt etkide bulunabileceği bir ortamın oluşması çok muhtemel görünüyor. Portekizli Hoca V.Pereira'nın hucum hattında kime görev vereceği, Şenol Güneş'in çift santrafor ile mi sahaya çıkacağı yada hangi oyuncuyu yedek soyunduracağı kararları iki taraf için de  maçın sonucu ne olursa olsun çok konuşulacak. Orta sahayı ele geçiren takımın, maçta istediğini alacağını bu bağlamda iki takımın 17 numaralı oyuncularının ön plana çıkacağı kanaatindeyim. Son haftalarda sorumluluk alıp, takım liderliği çabası içinde gördüğümüz Luis Nani ve tabi ki böyle maçları es geçmeyip her daim olumlu veya olumsuz iz bırakan Ricardo Quaresma maçın kilit oyuncuları olarak göze çarpıyor.
          Bu güzel derbi maçının, bayram dolayısıyla beklenilenden daha az bir ilgi görecek olması Beşiktaş için gerçekten büyük bir handikap. Hakem kararları ile anılmayan , jeneriklik gollerin atıldığı, seyir zevki yüksek bir derbi izlenmesi dileğiyle...

          Haftanın ödüllü sorusu ?

          Arda Turan'ın alt yapıdan A takım kadrosuna alındığı sezon, Arjantin'den büyük umutlar ile takıma katılan ve hayal kırıklığı yaratan oyuncunun adı nedir ?


Doğru yanıtı kamer.conkarli@gmail.com adresine gönderen kişiler arasından yapılacak çekilişle bir takipçime Galatasaray-Gaziantep maç bilet yüklemesi yapılacaktır. Ayrıntılar için iletişime geçilecektir. Hepinize iyi bayramlar
          

6 Eylül 2015 Pazar

ÇEK BİR LETONYA

Türkiye,Letonya ile hazırlık ve resmi maçlar dahil toplam da 6 kez karşılaştı.Bu maçlardan sadece 22.06.1924 te oynanan hazırlık maçın da 3-1 lik skorla  sahadan galip ayrıldı.Oynadığımız 6 maçta 1 galibiyet,1 mağlubiyet ve 4 beraberlik  ile sahadan ayrıldık.Futbolda bazı takımlar bize ters gelebiliyor.Letonya da onlardan bir tanesi.Adına şansızlık,beceriksizlik,rakibi küçümseme,yanlış kadro planlaması ne derseniz deyin ama gerçek şu ki biz Letonyayı yenemiyoruz.2004 Avrupa Futbol Şampiyonası kura çekiminden önce medyamız ve tüm spor otoriteleri "çek bir Letonya" sloganıyla kuradan Letonyanın çıkması temennisinde bulunmuştu.Futbol saha da mücadele ile oynanır ve topu kale direkleri arasından  içeri atamazsan kaybedersin.2003 teki eleme maçların da Letonya'ya ilk maçta 1-0 yenildik,rövanşta ise İstanbul da 2-0 öne geçtiğimiz maçta 2-2 berabere kalarak elendik..Geride bıraktığımız 2 maçta ise sayısız gol pozisyonlarına rağmen zar zor 1-0 öne geçip skoru koruyamadik ve 4 puan kaybettik.Futbolu çok seviyoruz ama malesef oyuncu yetiştirmede ciddi sıkıntılarımız var.Eğitim eksikliğinden tutunda tesisleşmeye ve hatta sporun içine çektiğimiz siyasete kadar pek çok etken futbolumuzun gelişmesine engel.Mesela ,3 tarafımız denizlerle kaplı ama ülkenin yarısından çoğu yüzme bilmiyor.Haziran,Temmuz ve Ağustos ayların da toplam 218 kişi suda boğularak can vermiş.Şampiyonalara katılan yüzücülerimizin hiç biri elemeleri bile geçemiyor.Ülke olarak bir çok konu da olduğu gibi sporda da çok ciddi bir eğitimsizlik ile karşı karşıyayız.
Dönelim Letonya maçına,Fatih Terim bana göre ilk 11 de ciddi hatalar yaptı.Ozan'dan sağbek olmaz.Volkan Şen sayısız pozisyondan yararlanamadı,Gökhan Töre hiç etkili olamadı.Yine de baskılı istekli oynadık ve bir çok gol pozisyonundan yararlanamadık.Bu düzene en azından 2.yarıya başında devam etmemeliydik.Volkan -Şener,Gökhan -Batuhan değişikliği ile hem hava topların da hakimiyeti ele geçirecektik,hem de Şener sağ beke Ozan ortaya ve Selçuk da ön bölgeye daha çok çıkacaktı.Ama Fatih Hoca ezberden devam etti.Şener 58.dk da oyuna girip sağ beke Ozan ön liberoya geçince Selçuk on bölgeye geçti ve golü de Selçuk un güzel şutuyla bulduk.Tam işler yerine girmişken Fatih Hoca,Burak - Mehmet Topal değişikliğini yaptı ve maçta golü aslında bu dakika da yedik.Hücum hattına giden her top hemen geri geldi baskımız kayboldu.Topal'ın oyuna girmesi ile sahadaki oyuncular  da mesajı aldı ve geriye yaslanmaya başladılar.Defans yapmasını bilmeyen bir ülkeyiz 1-0'ı korumak yerine son 10 dakikayı baskılı ve önde oynasaydik gol bile bulacakken uzatma dakikaların da pozisyon hatası yapıp gol yedik ve 1-1'e razı olduk.Hollanda maçın da aynı hatalar devam etmez umarım.Maçın hakemi kötüydü ama puan kaybını hakeme bağlamak  seyirciyi uyutmaya çalışmaktan öteye gitmez.Sorunu önce içerden halletmek gerekir.

MAÇIN ADAMI
Maçta Selçuk İnan,Arda Turan ve oyuna sonradan giren Şener Özbayraklıyı beğendim.Ama asıl yıldız Hakan Balta idi.Savunmada hatasız oynadı ve biri çizgiden olmak üzere 2 tane net golü çıkardı.Çoğu spor duayenine göre bırakın milli takımı Galatasaray da bile oynamaz dediği Hakan Balta müthiş oynadı ve tam bir profesyonellik örneği sergiledi.Hakan tam bir görev adamı yedek kalsa bile dert etmez.Her takıma lazım.

Konya da nefis bir taraftar vardı.Oyundan çıkan oyuna giren her  oyuncunun alkışlandığı milli maçları özlemişiz.90 dakika destek verdiler takıma.Onlarda alkışı hakettiler.

29 Ağustos 2015 Cumartesi

PUZZLE'DAKİ SON PARÇA...

Süper Lig Hasan Doğan Sezonunun 3. Haftasının açılışını 4 güzel gol ile yaptı Beşiktaş. Ancak bu farklı galibiyete rağmen ilk gole kadar izleyenleri ve taraftarlarını mutlu etmeyen bir futbol vardı sahada. Trabzon maçında 90 dakikayı tek pozisyonla kapatan Beşiktaş, özellikle Şenol Güneş’in takımın başına gelmesiyle birlikte beklenen tempolu ve hücumcu futbol anlayışını 4 gol atmayı başarmasına rağmen sahaya yansıtamadı. Bunda ki en büyük etken de henüz hazır olmayan Mario Gomez ve Sosa ile birlikte kötü zemin ve havanın çok fazla bunaltıcı oluşuydu. Oğuzhan’ın muhteşem frikiğine kadar, Mersin maçı temposunu ve oyunun sahaya yansıyışının kırıntılarını dahi göremedik. Şenol Hoca’nın milli takım arasını çok iyi değerlendirip henüz hazır olmayan oyuncuları bir an önce takıma adapte etmeli.



Gaziantep gibi kapanan takımları açmanın en iyi yolu kanatlara oyunu yaymak olmasına rağmen Beşiktaş’ın bu oyuncu tiplerine sahip olmadığından, elindeki tek silahı rakip sahada tempolu baskı yapmasıydı. Ancak ya oyunculardan ya da zemin ve hava şartlarından bunu gerçekleştiremediler. Bunun çözümünü Şenol Hoca bir an önce yapmalı ve öne geçilemeyen dakikalarda takımın temposu çok daha fazla olmalı. Bunu sağlamak için de Şenol Hoca’ya rakibe sağlam basan ama aynı zamanda topu iyi de kullanabilen bir orta saha oyuncusu şart. Transfer sezonunun son birkaç gününde yönetim ne yapıp edip bu oyuncuyu takıma kazandırmalı. Diğer transferler (kaleci ve stoper) olmazsa olmaz değil takım için ama orta saha transferi belki de sezonun kaderini belirleyecek öneme sahip. Eskişehir’de oynayan Lawal bence Tolgay ve Veli’nin dönüşüne kadar belki de en iyi alternatif olarak göz önüne çıkıyor. Hem Beşiktaş’ta oynamak istemesi hem de ligi tanıması en büyük artısı. Takas ve para ile bu transferi en kısa sürede çözmesi gerekiyor yönetimin.



Avrupa ligi kuraları çekildi, Beşiktaş’ın grubu kolay olmasa da Infantino bu sefer daha insaflı davrandı. Sanırım yıllardır çektiği kuraların affını istiyor. Tabiki Avrupa’da oynanan hiçbir maç kolay değil, özellikle Lisbon ve Moskova deplasmanlarında en az birer puan çıkarılması gerekiyor. 4. Torbadan gelen Arnavut takımından ise 6 puan almak zorunda, eğer grup lideri olmak birinci hedef ise. Gerçi geçen sezon görüldüğü gibi grup lideri olsanız da Liverpool ile eşleşme şansına sahipsiniz o yüzden en azından çeyrek final oynamak hem Fenerbahçe’nin hem de Beşiktaş’ın öncelikli hedefleri arasında yer almalı. Bizler de yıllar sonra Avrupa’da birden fazla takımla ileri turlara gitme heyecanını tatmış olur ve ülke puanını artık kritik noktalardan kurtarmayı da başarabiliriz. 

21 Ağustos 2015 Cuma

GÜNEŞ AKADEMİSİ

Beşiktaş hakkındaki bu yazımla beraber TUTKUMUZ SPOR macerasına siz değerli okurlarımızla beraber başlıyorum, artık her Cuma Beşiktaş ile ilgili yazılarımla sizlerle birlikteyiz. Allah utandırmasın.

Kamp döneminde gerek hazırlık maçları gerekse Şenol Hoca’nın olumsuz demeçleri, Beşiktaş taraftarlarının ve kamuoyunun sezonun ilk maçında çok da parlak olmayan bir başlangıç beklentisi içine girmesine yol açtı. Birkaç hafta oynandıktan sonra iyi futbol oynaması beklenen Beşiktaş, herkesi şaşırtan bir performansla sezona müthiş bir başlangıç yaptı. Şenol Hoca’nın bir futbolcu üzerindeki pozitif etkisi ve ona yaptığı katkı Türkiye’de bir hocanın verebileceği maksimum katkı olduğu gerçeği Mersin İdman Yurdu maçıyla birlikte bir kez daha kanıtlanmış oldu. Geçen sezon hiç verim alınamayan Oğuzhan ve Cenk’ten bence maksimum verimi almayı daha ilk maçtan başarmış Şenol Hoca. Cenk’in son vuruşları her zaman birinci sınıf olduğundan hiç sürpriz bir performans değildi. Ancak Oğuzhan potansiyel olarak bu oyunun daha fazlasını vaat etse de, bunları bize hiç göstermediği için bu performansı beklemiyorduk. Umarım Oğuzhan fizik kapasitesini biraz daha arttırmayı başarabilir ve Sosa döndüğünde beraberce o sahada bu becerilerini gösterebilir. Olcay her zaman bildiğimiz gibi, taraftara saç-baş yoldurur ama sezonda 10 gol atar. Ancak Gomez ve Q17 form tuttuğunda hem Cenk hem de Olcay iyi birer hamle oyuncusu olacak ve takımın zorlandığı anlarda Yusuf Şimşek etkisi yapabilirler. Geçen sezon Bilic’in en çok eksikliğini hissettiği kenardan gelecek bu kalite idi.


Yeni transferler bek sorunlarını çözmüş ama savunmada hala Rhodolfo’nun yanına hızlı ve sağlam bir stoper gerekiyor. Tolga ise geçen sezondan farksız, Cenk sezonun yarısı sakat, Günay ise henüz bu düzeyde değil. Yani kaleci transferi şart duruyorsa da Şenol Hoca yine öğretmen rolüyle Güneş akademisinde herkesi farklı bir boyuta taşıyabilir.

Beşiktaş ligin ilk yarısının en az kayıpla kapatabilmek için kesinlikle orta sahaya takviye yapmalıdır ve zaten hoca da bunun farkında ama yönetimin elini biraz daha çabuk tutması gerekiyor. Cumartesi günü oynanacak Trabzon maçı Mersin maçı kadar rahat olmayacak. Eğer Gökhan Töre kendisini biraz toparlar ve geçen sezonun ilk yarısındaki performansına dönerse, ki dönmezse kendisini yedek kulübesinde görebiliriz, Sosa, Oğuzhan, Gomez ve Q17 ile beraber Beşiktaş durdurulması güç bu hücum hattıyla kolay gol yese de yediğinden fazlasını her zaman atacak güce sahip olacaktır. Özellikle Tolgay takıma döndüğünde defans ile hücum hattını birbirine bağlayacak üstün zeka yerine oturmuş olacak ve o tarihte Vodafone Arena’nın da açılacağını düşünürsek, Beşiktaş şampiyonluğun bir numaralı adayıdır. Şenol Hoca ve futbolcular üzerlerine düşen görevi en iyi şekilde yerine getirmeye çalışıyor. Şimdi sıra yönetim ve taraftarda, bu takım en iyi desteği sonuna kadar hak ediyor.

Son olarak Futbol Federasyonu Şenol Hoca ile görüşüp antrenörlüğü bıraktıktan sonra teknik adamlara eğitim verecek Güneş Akademisinin kurulmasını sağlamalı ve böylelikle her futbolcudan maksimum verim nasıl alınır diğer hocalara da öğretmeli. Belki bu şekilde Milli Takım istenilen seviyeye ulaşabilir…