4 Eylül 2015 Cuma

MUCİZELERE İNANMAK...

Cuma günleri Beşiktaş yazıyorum ama dün oynanan ve Pazar günü oynanacak Milli Takım maçlarını konuşalım istiyorum.  

İlk 6 maçında sadece Kazakistan maçlarını kazanabilen A Milli Takım, diğer takımların özellikle de Hollanda’nın aldığı sürpriz sayılabilecek kötü sonuçlarla birlikte son 4 maça girilirken umudunu hala koruyordu. Bu umudu gerçekleştirebilmek için önünde duran 4 maçı da kazanmak şarttı. Herkesin kesin gözüyle baktığı Letonya maçıyla başladı son umuda yolculuk. Fatih Terim de bunun bilincinde bir kadroyla sahaya çıkmayı düşündü ve inandığı kadroyu sahaya sürdü. Ancak Fatih Terim de olsanız hata yapabiliyorsunuz ama Fatih Terim egosu başka bir şey, hata yaptığını kabul etmiyor. İlk maçta İzlanda karşısında sahaya sürdüğü anlamsız 3 lü defans kurgusu gibi bu maçta da kendi takımlarında oynamayan ya da başarısız bir futbol sergileyen oyuncuları ilk 11 de sahaya sürdü. Volkan Şen daha Fenerbahçe’de 90 dakika oyunda kalmamışken ve Letonya’nın sert ve kapanan savunmasını ortadan delmeye çalışırken hem Volkan hem de Gökhan Töre tercihi, ikisinin birden sahada olması tutarsız bir oyun oynanmasına dönüştü. Oyuna çift santrafor ile başlansa bu tercih anlaşılabilirdi ancak savunmanın arasında Burak son derece etkisiz kaldı. İkinci yarıda bu iki kanat oyuncusunu çıkarıp Umut’u oyuna alarak ne düşündü Fatih hoca sanırım kimse anlayamadı. Çift forvet ile sahadayken kenarlardan gelecek ortayı yapacak iki oyuncusunu da kenara aldı. En azından iki kanat oyuncusundan biri sahada kalıp kendi takımında oynayamayan, oynadığında son derece etkisiz olan Umut yerine Batuhan tercih edilseydi veya kadroya çağrılmayan Cenk Tosun olsaydı, daha rahat ve erken gol bulunabilirdi. 


İlk yarıda girdiğimiz pozisyonların çoğunda Volkan Şen vardı ama onun son vuruşlardaki etkisizliği eşitliği bozamamamıza neden oldu. Eğer Volkan’dan böyle bir isteği varsa Fatih Terim’in, yani ceza sahasında gol bölgelerine yakın olması istendiyse, o pozisyonda Türk olarak en iyi şekilde gol arayan kanat oyuncusu Olcay Şahan tercih edilmeliydi. Eğer tercihiniz ortadan delmek ise sizin en büyük kozunun Oğuzhan Özyakup olması gerekirdi. Zira Oğuzhan’nın ceza sahası çevresinde ölümcül ara paslarına ve zekasına dün çok fazla ihtiyacımız vardı. Eğer elinizdeki tek sağbek Şener ise ve o da oynayabilecek düzeydeyse Ozan ile o bölgede başlamak, şapkadan tavşan çıkarmaya çalışmaktır. Zaten, ilk yarıda Gökhan Töre’nin etkisiz oluşunun ve sürekli geriye gidip top almasının en büyük nedeni kendi bekinden yeteri kadar destek görmemesindendi. Yine de bu seviyedeki futbolcuların maçın son dakikasına girildiğinde Letonya gibi orta altı seviyedeki bir takımdan gol yiyerek üstünlüğünü koruyamamasının hiçbir bahanesi olamaz. Fatih Hoca maç sonunda hakemi hedef gösterdi ancak Letonya karşısında galibiyet alamamanızı hakeme bağlarsanız futbol severleri değil kendinizi kandırırsınız. Basın toplantısındaki muhabirler de Fatih Terim korkusundan sanırım bir tane düzgün soru soramadılar. Diyemediler ki hocam sadece Kazakistan’ı yenebildik, diğer 5 maçta bu takımın ortaya koyduğu futbol belli bunun sorumlusu kim, neden iyi futbol oynanmıyor diye kimse cesaret edip de soramadı. Hollanda’nın kaybettiği ve 3. Lüğü altın tepsiyle önümüze sunduğu bir zamanda Letonya’yı mağlup edemiyorsak, hiç kimse kusura bakmasın kalan 3 maçtan 9 puan alabilmek ve playoff oynamaya hak kazanmak bir rüyadan öteye gidemez. 



Acımasızca eleştirdiğimiz Gus Hiddink döneminde bile bu takım playoff oynamaya 2. Olarak hak kazanmıştı. Şimdi 3. Olsanız dahi şampiyonaya gitmeye bir şansınız oluyor ama biz Hollanda bu durumdayken bile bunu başaramıyoruz. Milli takımda yeni bir kan değişikliği gerekiyor ve pozitif futbol oynayan ve heyecanlı tempolu bir takım oluşturabilen bir antrenöre ihtiyacımız var ve bu konuda en büyük favori sistemine sağdık kalıp oyuncuları o sisteme uyarlayan, her maç başka formasyon denemeyen ve isime değil de hakkı olan oyuncuya forma verecek Aykut Kocaman’dır. Çünkü Fatih Hoca hala Galatasaray taraftarlığını bırakamamış. Letonya maçının en güzel tarafı Konyalılardır ve Milli takım taraftarlığı nasıl olunur İstanbul’dakilere göstermişlerdir sanırım. Bundan sonra maçlarımızı Anadolu şehirlerinde oynamak kötü giden takıma belki heyecan getirebilir. Futbolcuların da o stadı dolduran taraftarlarına vefa borcunu ödemek için bütün enerjilerini sahaya yansıtmalarını bekliyorum. Hollanda maçında Milli Takıma başarılar dilerim ancak mucizeler hak eden için gerçekleşir. Sizce biz bunu ne kadar hak ediyoruz!!!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder