24 Ağustos 2015 Pazartesi

OLİMPİYAT VİZESİ SÜRPRİZ OLUR

Cuma günleri Beşiktaş yazılarıma ek olarak her Pazartesi Basketbol ile ilgili düşünce ve görüşlerimle birlikteyiz.
A Milli Basketbol takımımızın Avrupa Şampiyonası hazırlık maçları ile birlikte basketbol sezonunu açtık ve şimdi heyecan anla şampiyonanın başlamasını bekliyoruz. Maalesef bu heyecan Milli Takımımızın bizlere verdiği bir heyecan değil. Bir basketbol sever olarak Avrupa’nın en iyi oyuncularını izleyeceğimiz bir turnuvanın yaklaşıyor oluşu. Neden mi? Çünkü ne yazık ki son hazırlık maçlarımızı oynayacağımız Yunanistan’daki turnuvadan bir adım öncesindeyiz ve oynadığımız 3 hazırlık maçını da kaybettik. Bu takımların biri ilk turdaki rakibimiz Almanya (en azından zorlamalıydık) diğer iki rakibimiz ise Polonya ve Letonya (Türkiye basketbolunun fazlasıyla gerisinde iki ülke). Kaybetmek bir yana bir umut ışığı görmek için çok çaba sarf etmeme rağmen, üzülerek söylüyorum ki Avrupa Şampiyonası’nda ilk 8 beklemek çok büyük hayalcilik olur. Üstelik tarihteki en önemli şampiyonalarından biri önümüzde dururken, Olimpiyat vizesini almak hiç olmadığı kadar basitleşmişken. Bilmeyenleriniz için açıklayayım, Avrupa şampiyonasında 7. Ve 8. Sırayı alan ülkeler Olimpiyatlar için eleme maçları oynayacaklar, daha önceden bunun için ilk 5’e girmek gerekirken şu anda çeyrek finale yükselmek yetiyor. Olimpiyatlar neden bu kadar önemli derseniz, ülke basketbolu (Türkiye liginden bahsetmiyorum, zaten çok iyi yabancı basketbolcular alarak şu anda Avrupa ligleri içinde 1. Sırada gösterilmekteyiz. Bahsettiğim Türk basketbolcular..) için zirve olarak kabul edilen yerdir.
Peki Avrupa Şampiyonası’nda çeyrek finale çıkmak için hiç umudumuz yok mu? Elbette ki var. Ancak bunun için en başta ilk 5’te yer alacak oyunculardan Ersan İlyasova ve Sinan Güler’in form tutmaları (şu anda çok formsuzlar) ve Boby Dixon’ın takıma uyum sağlayarak her maçı en az 20 sayıyla bitirmesi gerekir. Bunun dışında 4 numara zaafımız her geçen gün daha fazla sıkıntı yaratıyor, Ersan’ın kenarda olduğu zamanlarda onun yerini dolduracak oyuncumuz maalesef yok. Barış Hersek kendisinden beklenmeyecek kadar bir kamp dönemi geçiriyor ve üstelik hücumda sayı olanaklarını arttırmak için 4 numara olarak kullandığımız Cedi Osman Almanya turnuvasının ikinci maçında sağ ayak bileğinden sakatlandı, ne kadar sağlıklı dönecek şu anda muamma. Üçüncü zaafımız ise bench kadromuz maalesef 2000’li yılların çok gerisinde. İlk 5 dışında sanırım sadece beş numarada iyi alternatiflerimiz var (Furkan Aldemir, Semih Erden ve Oğuz Savaş iyi durumdalar) ancak Boby Dixon’ın ilk alternatifi Doğuş Balbay uzmanlığı gereği savunma profesörü ancak hücumda hiç sorumluluk almıyor. 2 numara pozisyonunda Sinan’ın alternatifi olarak gözüken Melih Mahmutoğlu sadece 3 sayılık atış deniyor oysa 2 numara pozisyonunda oynayan oyuncu pick&roll oyununu sıklıkla deneyip özellikle 5 numarayı oyun içinde tutması gerekir. Bütün bu eksikliklerimize ek olarak bir de bugüne kadar ilk turda karşılaştığımız en zor grupta yer alıyoruz. İspanya, Sırbistan, İtalya ve Almanya. Son rakibimiz İzlanda ancak gruptaki son maçımız olacağı için zaten kimlerin ikinci tura çıkacağı belirlenmiş olacak ve sadece formalite bir maç olacak. Bu dört Avrupa’nın güçlü milli takımlarının en azından 2 tanesini yenmek zorundayız ki çeyrek finale çıkma ümidimiz olsun. Çünkü gruptan ilk dört takım 2. Tura çıkacak ancak 4. Olarak bitirdiğimizde çapraz eşleşmeden rakibimiz çok büyük sürpriz olmazsa Fransa olacak ki o Fransa şu anda şampiyonayı kazanmak için gösterilen en güçlü aday.
Son hazırlık turnuvasına katılmak için Yunanistan’a gidecek A Milli Takım’da koç Ergin Ataman, şu anda Almanya’dan ayrılırken takımı artık 12 kişiye düşürmeli ve herkesin rolleri ve oynayacağı dakikalar kesin çizgilerle belirlenmeli. Hala arayışta olmasını anlıyorum ama şu aşamadan itibaren bize sadece zaman kaybı yaşatır. Keşke bu takımda Emir Preldziç, Ender Arslan, Ömer Aşık ve özellikle de Enes Kanter olabilseydi. Çok daha farklı bir takımdan bahsediyor olacaktık. Enes Kanter konusu başlı başına bir yazı konusu olduğunu düşündüğüm ve takıma şu aşamada zarar vereceğine inandığım için şampiyonadan sonra o konuyu ele alacağım.


Son olarak takımda gençleştirme yapılması kararı alan koç Ergin Ataman Boby Dixon’ı devşirmek yerine, Sinan Güler’i hala 30 dakikalarda oynatmak yerine, Avrupa ve Dünya’da fırtınalar estiren genç oyuncularımıza direk forma şansı verebilseydi. Zaten bu şampiyonada umudumuz çok fazla yokken, kendi gençlerimize güvenip bu oyuncuların en üst seviyedeki oyunculara karşı basketbol oynama şansı verebilsek. Belki onlara seviye atlatma şansı da verebilirdik…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder