19 Mart 2014 Çarşamba

TENİS BAHARI GELİRKEN

 
 “Takvimin en önemli turnuvalarından biri olan Miami Masters’ta wild card ile yer alacağım. Benim için çok büyük bir heyecan olacak. Turnuva için Antalya’ya gitmeye hazırlanırken, bir anda tüm planlar değişti. Bunun için katkısı olan ve destek veren herkese teşekkür ederim”
2 hafta önce sportstv’de ‘Center Court’ programında konuk ettiğimiz milli tenisçi İpek Soylu’nun, canlı yayında izleyenlerle paylaştığı sürpriz haber esnasında kurduğu cümlelerdi bunlar. Heyecanı her halinden belliydi, 1996 doğumlu genç oyuncu için, bu bambaşka bir deneyim olacaktı. İlk planda elde edeceği sonuçlardan çok, turnuvanın havasını koklaması, çok önemli isimlerle birlikte kalması ve onlarla antrenman yapması daha değerliydi. Dünya sıralamasında zirvede yer alan isimlerin ana tabloda mücadele edeceği bir masters turnuvasında maça çıkacak olmak bile, İpek Soylu için büyük tecrübe olacaktı. Aynen bu karışık ama güzel duygularla gitti İpek Miami’ye. Organizasyonun havasını kokladı, çok önemli isimlerle idmana çıktı ve sonunda elemelerdeki ilk tur rakibi belli oldu. İpek ilk maçında ilk 100 içindeki isimlerden, İsveçli Johanna Larsson ile eşleşti. İşi elbette hiç kolay olmayacaktı. Zaten burada skordan daha önemli etkenler ön plandaydı. Mücadeleyi asla bırakmamak, kolay teslim olmamak, orada yer almasının tesadüf olmadığını tüm izleyenlere göstermek, bunların başlıcalarıydı. İpek ilk 4 oyunu 20 dakika içinde kaptırdı, ancak gerçek sınav tam da burada başladı. Mücadele gücünü ve inatçı oyununu korta yansıtan temsilcimiz, rakibinin servisini kırsa da devamını getiremedi. Ancak ikinci sette belki de üzerindeki gerginliği atan ve çok daha rahat oynamaya başlayan Soylu, toplam 4 oyun aldığı, 3 maç puanı çevirdiği, rakibinin servisini kırdığı bir setle, izleyen herkesten alkış aldı ve gelecek yıllardaki birçok turnuva için adeta mesaj vermiş oldu. Kendisinden 8 yaş büyük dünya 91 numarası karşısında toplam 1.5 saate yakın kortta kalması da, dikkat çekiciydi. Müthiş bir deneyimle Miami’den dönen İpek’e, bu ‘bambaşka’ heyecanı bizlere de yaşattığı için tüm tenisseverler olarak teşekkür etmeliyiz.



   “Daha önce ilk 100 görmüş bir oyuncu, potansiyeli de var, neden eski haline dönemiyor?” şeklinde, her programda hakkında ortalama 2-3 soru sorulan temsilcimiz Marsel İlhan, bir diğer müthiş heyecanını yaşattı bizlere. 1 ay önce, Montpellier’de uzun bir aranın ardından ana tablo oynayan Marsel, bunun gelecek turnuvalar için olumlu bir sinyal olduğunu söylemişti; aynen de öyle oldu. Kazan’da 75bin dolarlık challenger’da ülkemizi temsil eden Marsel İlhan, ilk turda Ukraynalı Bubka’yı , ikinci turda Litvanyalı Grigelis’i, çeyrek finaldeyse Slovak rakibi Gombos’u set vermeden yenerken, yarı finalde Kuznetsov gibi dişli bir rakibe karşı, ilk seti 6-0 kaybetmesine rağmen müthiş geri gelerek maçı kazandı ve adını finale yazdırdı. Finalde rakip, daha önce ilk 50 içinde yer almış, turnuvanın 1 numaralı seribaşı ismi, 34 yaşındaki tecrübeli Alman Michael Berrer’di. Berrer’e finalde set kaptırmayan ve 2 numaralı seribaşının ardından 1 numarayı da dize getiren Marsel İlhan, böylece yaklaşık 3.5 yıl sonra kupa sevinci yaşamış oldu. Marsel için “Ne zaman geri dönecek, ne zaman kupa kazanacak, ne zaman ilk 100’e girecek?” şeklindeki onlarca sorunun olumlu cevabı çok yaklaşmaya başladı. 1.5 yıl sonra ana tablo oynamak ve 3.5 yıl sonra challenger zaferi yaşamak, her şeyden öte Marsel’in tüm özgüveninin geri gelmesini sağlayacak. Üzerindeki baskıyı attığını ve artık çok daha rahat oynayacağını tahmin ettiğim Marsel, özellikle yaz aylarıyla birlikte bizi yeniden eski günlere götürürse kendi adıma şaşırmayacağım. Sistem değişikliğiyle çalışmalarını İspanya’da sürdürmeye devam eden Marsel’de bunu başaracak potansiyelin olduğunu çoğumuz biliyoruz.
Geçtiğimiz hafta Çağla’dan gelen ‘İngiltere’de final oynadı’ haberi, bu hafta Marsel’den gelen ‘Kazan’da şampiyon oldu’ ve İpek’ten gelen ‘Miami Masters’ta özel davet ile yer aldı’ haberleri, tenisimizde bahar aylarının eskisinden çok daha iyi geçeceğinin sinyallerini fazlasıyla veriyor. ‘Tenis baharı’ artık çok daha yakın.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder