18 Ağustos 2013 Pazar

Fenerbahçe'de tek hedef: Şampiyonluk

Tüm takımlar ve taraftarları yeni sezona farklı umutlar, beklentiler içinde başlarlar. Bazı takımlar Avrupa hedefiyle başlarlar sezona,  bazıları Şampiyonlar Ligi ve bazı takımlar vardır ki her sezon hedefi değişmeyen. Bunları futbolda büyük takımlar olarak nitelendiriyoruz. Bu takımlar şampiyonluktan başka bir hedef gösteremeyecek kadar güçlü takımlardır. Fenerbahçe'de ülkemizde yukarıdaki satırlarda bahsettiğim konumda. Fenerbahçe'nin her sezon olduğu gibi bu sezonda tek hedefi şampiyonluk. Hele ki ezeli rakibi Galatasaray'ın şampiyonluğu durumunda yıldız sayısını 4'e çıkaracağı bir sezonda, Fenerbahçe taraftarının takımdan tek beklentisi ligde ipi göğüslemek.


Peki Fenerbahçe'nin kamp dönemi nasıl geçti? Kampın büyük bölümünü Düzce'de Topuk Yaylasında geçiren Sarı-Lacivertli ekip bunun ardından 3 hazırlık maçı oynadı. Boluspor ve Lankaran'ı 4-0'la geçen Fenerbahçe,
Kadıköy'de sezonun açılış maçında PSV'ye 2-0 mağlup oldu. Bu maçlarda gözüken savunmanın Alves dışında kırmızı alarm verdiğiydi. Nitekim sezona Şampiyonlar Ligi 3. Ön Eleme maçında Salzburg deplasmanında başlayan takım, savunmadaki eksikleriyle dikkat çekiyordu. Alves-Yobo tandemi henüz oturmamıştı, beklerde Kadlec önündeki kanat oyuncusuyla savunma-hücum dengesini kuramamıştı ve Mehmet Topuz ise orijinal bir bek olmamanın verdiği dezavantajı yaşıyordu. İki ayağı yere sağlam basarak olmasa da Salzburg'u 1-1 ve 3-1'lik skorlarla eleyen Fenerbahçe, Şampiyonlar Ligi Play-off turunda İngiliz devi Arsenal ile eşleşti.

Bundan sonra Galatasaray ile Süper Kupa'da karşılaşan Fenerbahçe, rakibine uzatmalarda Drogba'nın
golüyle boyun eğiyordu. Sarı-Lacivertliler sezon öncesi kampında kırmızı alarm veren savunmasını toplayamamıştı. Aslında Alves-Bekir tandemi olmuş gibi gözüküyordu, önlerinde Mehmet Topal emniyet sibobu gibi. Fakat beklerde Hasan Ali ve Topuz serseri mayın gibi her an hata yapabilecek potansiyele sahip. Alves'in kırmızı kartla atılmasıyla savunmanın liderini kaybeden Sarı Kanaryalar, mağlup olmaktan kurtulamıyordu. Genel olarak savunmanın alarm verdiğini ve sorunun orada olduğunu belirttim şu ana kadar ancak orta sahada da göz çarpan bir yaratıcılık eksikliği var. Fenerbahçe takım listesini elimize aldığımız zaman bu takımda hücuma yaratıcılık katacak oyuncu olarak birini söyle desek taraftarlara; herkes gözü kapalı Emre'yi işaret eder. Fakat maalesef Emre o bildiğimiz Emre değil. En azından sezon başı kampını iyi geçirmemiş bir Emre. Fazlasıyla yorgun, o bildiğimiz hücum presini yapıyor ama eskisi kadar etkili olamıyor. Takım zor anlara girdiğinde öne çıkmak yerine kendini stoperlerin önüne gömüyor. Bu durumda yaratıcılık eksikliğini kapatmak Cristian'a kalıyor. Onun da bunu ne derece gerçekleştirebileceği muamma...

Son olarak dün akşam lige merhaba diyen Fenerbahçe, şampiyonluk parolasıyla girdiği sezona adeta bir kabusla başladı. Konya'da sezona start veren Sarı-Lacivertliler, ilk yarısını oyunun kontrolünü elinde bulundurarak 2-0 önde kapadığı maçı 3-2 kaybederek ağır bir yara alarak başlıyordu sezona. Mağlubiyetin teknik nedenlerini irdeleyecek olursak; ilk gözüme çarpan Fenerbahçe'nin yaklaşık 3-4 sezondur yaşadığı problemlerden biri: Skor üstünlüğünü korumak için dengeli bir oyun oynamaya çalışırken kendi sahasına gömülerek reaksiyon gösterememe. Oyunun ilk yarısında kontrol Fenerbahçe'de idi. Bunun nedeni Konyaspor'un fazla tedbirli oyunu belki Fenerbahçe orta sahasının tempo yapmaya zorlanmaması olabilir. İlk yarı sonucunda tabelada yazan skor 2-0'dı. İkinci yarıda bir süre Fenerbahçe'nin kontrollü ve dengeli oyununu gördük. Emenike ve Alper'le kontradan yararlanamayan Sarı-Lacivertliler, kendi sahasına iyice gömülmüştü. Bu gömülmeyi etkileyecek hamleler yapılabilirdi. Fakat Ersun Yanal, Emenike'den sonra en iyi dribbling yapan oyuncusu Alper'i oyundan alınca olanlar oldu. Savunmanın önüne gömülen Fenerbahçe orta sahası adeta Konyaspor'a goller için davetiye çıkardı ve bunun sonucu pahalıya patladı.

Tabi Fenerbahçe'nin savunmasının ve orta sahasının kırmızı alarm vermesinin sebebinin esas kaynağı eksikler. Gökhan Gönül gibi üst düzey bir hücumcu bekin yokluğunu hissetmemek mümkün değil. Alves ve Topal ikilisi bu sezon Fenerbahçe'nin savunmasında kilit rol oynayacaklar gibi. Eksiklikleri sorun yaratır. Orta sahada ise Emre'nin ilerleyen maçlarda form tutacaktır. Alper'in orta saha dinamizmine yararı büyük olacaktır. Holmen, yabancı sınırı olmasa yaratıcılık konusunda sıkıntı olduğu halde devreye girebilecek bir oyuncu, Salih'te öyle. Hücum bölgesindeyse sabırla pas yapan Fenerbahçe yavaş yavaş geride kalıyor. Bunun yerine direk bitirici paslarla sonuca gitmek istiyor Ersun Yanal. Emenike transferi bu nedenle çok önemli. Fakat ona pas atacak düzeyde yaratıcı oyuncuların form yakalaması gerekiyor. Sow, bence bitiricilik ve son vuruş açısından sadece ligimizin değil, tüm Avrupa'nın en iyilerinden. Emenike ve Sow'a hazırlanacak pozisyonlarda işin bir kısmı yaratıcılık bir kısmı da alan boşaltma. Bunu yüksek pozisyon bilgisiyle yapabilecek bir oyuncuya sahip Fenerbahçe: Kuyt.

Açıkçası takımın en eksik yönü orta sahanın tempo sorunu. Özellikle de öndeyken tempoyu ayarlayamayan ve soldan sağa savrulan bir Fenerbahçe. Bu nedenle bence Ersun Yanal'ın takımda öncelikle çözmesi gereken sorun tempo sorunu. Bu halledildiği zaman savunma önüne gömülen orta sahalar oyuna yön vermeye başlayacaktır. Henüz koca bir sezonun başındayız, umutları yitirmek için çok erken. Fenerbahçelileri daha çok iniş ve çıkış yaşayacakları bir sezon bekliyor. Tüm camianınsa aklında tek hedef var: Şampiyonluk...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder