Euroleague’de
3. hafta gerçekten büyük sürprizlere sahne oldu. Temsilcilerimize geçmeden önce
şöyle bir haftanın görünümüne bakacak olursak en büyük sürpriz Barcelona’nın
Palau Blaugrana’da Nanterre’e kaybetmesi oldu. Siena da ilk defa Euroleague’de
yer alan Stelmet Zielona Gora’ya deplasmanda mağlup oldu. Panathinakos ise
Kızılyıldız deplasmanında zorda olsa uzatmalarda kazanmayı başardı. Haftanın
sürpriz sayılabilecek karşılaşmaları bu şekildeydi. Temsilcilerimize gelecek
olursak ilk olarak Galatasaray Liv Hospital ile başlayalım.
Galatasaray bildiğimiz üzere revire dönmüş
durumda. Takımda tam 6 tane sakat oyuncu var ve bu sakatlar kadronun çok önemli
bölümlerini dolduran oyuncular. Galatasaray Malaga karşısında bu oyuncuların
eksikliğini fazlasıyla hissetti. İlk çeyrekte tutuk başlayan bir Galatasaray
izledik. Ancak geçen haftada söylediğim gibi şutlar girdiği sürece
Galatasaray’ı durdurabilecek takım çok fazla yok. Keza dediğim şey 2. çeyrekte
gerçekleşti ve Galatasaray 2. periyotta Malaga’yı yakalayıp öne geçmeyide
başardı. Burada ayrı bir parantez açılması gereken bir isim var. “Pops Mensah
Bonsu” Onu izlemesi gerçekten büyük keyif ve Avrupa’da Bonsu’yu oynatabilen
yegane hoca Ergin Ataman. Bonsu Beşiktaş’tan ayrıldığından beri neredeyse
basketbolu unutmuştu. Ancak Ergin Ataman’ın yanına dönünce sanki 40 yıllık
Galatasaray’lı gibi oynamaya başladı. Gerçekten işini iyi yapan
profesyonellerden. Tebrik etmek gerekiyor. Maça tekrar dönersek Galatasaray 2.
çeyrekte Bonsu’nun müthiş oyunuyla öne geçmeyi başardı. Ancak 2. yarı işte o
sakatlıkların etkisi ortaya çıkmaya başladı. Jamont Gordon’ın tek başına takımı
sürüklemeye çalışması yeterli olmadı. Carlos Arroyo’nun da oyuna katılamaması
ile Galatasaray İspanya deplasmanından hiçte ummadığı farklı bir mağlubiyetle
dönmüş oldu. Galatasaray’da Jamont Gordon 12 sayı 10 asist 7 ribaund ile
takımını ayakta tutmaya çalışsada başarılı olamadı. Unicaja Malaga’da geçen
haftanın MVP si Nik Caner-Medley 16 sayı 6 ribaund ile maçı tamamlarken ona
Earl Calloway 13 sayı, Fran Vazquez ve Zoran Dragicte 10 ar sayı ile destek
verdiler. Galatasaray önümüzdeki hafta Stelmet Zielona Gora deplasmanına
gidecek. Bu kadar sakat varken onlar için iyi bir fikstür gerçekten. Kağıt
üstünde kolay gibi dursada Galatasaray işi biraz sıkı tutarsa rahatlıkla
kazanacaktır.
Fenerbahçe Ülker – Cska Moscow
Fenerbahçe’yi tutana artık aşk olsun
diyebiliriz. Fenerbahçe Cska önünde öyle bir oyun oynadı ki o sıra
Fenerbahçe’nin önüne Kobe’li Lakers’ı falan koysak kafa tutacaklardı. Obradovic
gerçekten çok büyük koç. Hakkında paragraflarca yazılar yazılabilir. Gerçekten
gözle görülen inanılmaz bir değişim var Fenerbahçe’de. Maça olağanüstü bir
baskı ve şut istatistiğiyle başladılar zaten. Kenan ve McCalebb’in Teodosic
üzerinde yaptığı baskıyı anlatmaya gerek yok. Teodosic zaten baskıda tamamen
çöken bir oyuncu olduğu için ve bunuda çok iyi bilen bir “Obradovic” olduğu
için onun üzerinde iki guardı ile maç sonuna kadar baskı yaptı. Sonucunuda
Teodosic’in maçı 0 sayı ile bitirmesiyle almış oldu. 30 dakika sahada kalıp 5
de 0 şut atıp 0 sayı ile maçı tamamlayınca zaten takımınıza en büyük zararı
kendiniz vermiş oluyorsunuz. Maç içerisinde bir pozisyonda Bo McCalebb bir top
kaybı yaptı ve tüm sahayı koşarak rakibi takip etti ve ardından kaptırdığı topu
geri almayı başardı. Yani geçen seneki McCalebb ile bu seneki McCalebb arasında
inanılmaz bir fark var Obradovic sayesinde. Fenerbahçe harikulade oyunu
sayesinde Cska Moskova’yı 26 sayı gibi ezici bir farkla mağlup etti ve
rakiplerine çok ciddi gözdağı vermeye başladı. Şimdi yapılması gereken tek şey
var. Oda çok dikkatli olmak. Final Four için şu anda en büyük aday Fenerbahçe
Ülker. Oyuncuların rehavete kapılmaması en önemli şey. Ancak ben Obradovic
varken böyle bir şey olacağınıda pek zannetmiyorum. Bana göre Fenerbahçe Ülker
bu sene %90 Final Four oynacaktır.
Brose Baskets Bamberg – Anadolu
Efes
Gelelim
son temsilcimiz Anadolu Efes’e. Bir yandan şanslı bir o kadarda şanssız Efes
desek yanlış olmaz. Efes geçiş sezonunda Euroleague’in belkide en kolay grubuna
düştü diyebiliriz. Tabi Real Madrid’i ayrı tutuyoruz orda. İlk 2 haftada rahat
galibiyetler almışlardı. 3. haftada da kolay sayılabilecek Brose deplasmanına
gittiler. Maça çok iyi bir başlangıç yaptılar hatta. İlk yarıyıda Scotty
Hopson’ın etkili oyunuyla 44-51 önde kapamayı başardılar. 3. çeyrekte farkı bir
ara çift hanelere kadar çıkarmalarına rağmen klasik Efes hatalarıyla son
çeyreğe 70-68 geride girdiler. Maçın son çeyreği gerçektende izlemeye değerdi.
İki takımda inanılmaz oynadı. Efes’te Jamon Gordon her şeyini ortaya koydu.
Üstüne birde son saniye basketi attı ve herşey bitti derken Bambergde sahneye
Casey Jacobsen çıktı ve inanılmaz bir üçlük atarak maçı Brose Baskets’e
getirdi. Efes’in bu deplasmana çok büyük umutlarla geldiğini zannetmiyorum.
Ancak maçı buraya kadar getiripte kaybedince bir çöküş yaşadıkları kesin. Anadolu
Efes haftaya sahasında Zalgiris Kaunas’ı konuk edecek. Kazanıp Bamberg
mağlubiyetini telafi etmek isteyeceklerdir. Fakat işleri pekte kolay olmayacak.
Haftanın
Oyuncusu
Bryant
Dunston – Olympiakos
19 sayı,
8 ribaund, 3 blok
Haftanın
Beşi
Bryant
Dunston (Olympiakos), Andres Nocioni (Laboral Kutxa), Darjus Lavrinovic
(Budivelnik Kiev), Joe Ingles (Maccabi Electra Tel Aviv), Nikola Mirotic (Real
Madrid)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder