Ligde henüz
10. Haftayı geride bırakmışken yani üçte birlik maraton geride kalmışken
2013-2014 sezonunun ilk derbisi; yine de ligin bundan sonra kalan bölümü için
Fenerbahçe cephesinde resmi biraz daha netleştirecektir.
Şu ana kadar
Fenerbahçe’nin sahada mücadele eden 11’leri organize olma bakımından istikrarlı
olamasa da rakibine diş geçirerek,sindirerek skor tabelasının durumuna göre
hücum hattını 4’lemekten korkmayarak - ki bu forveti 4’leme mevzusunu hiç doğru
bulmuyorum fakat neticede bu da rakibi futbol doğası gereği biraz daha defansa
yaslanmaya itiyor-, bu sezon 3 kez yaşadığımız 90+’larda “fergie-time” golleriyle
gelen geri dönüşler itibariyle Ağustos’daki
kehanetlerimizin tersine iyi bir maraton geçiriyor.İlk hafta Konya faciasından
sonra takım maç kazanma azmi açısından beklenen
düzeye geldi ve geri kalan dokuz maçta son vuruş şansızlığından sadece
Trabzonspor’a puan kaybedildi
Galatasaray’a
baktığımız vakit işler o kadar da güllük gülistanlık değil.Fatih Terim öncesi
ve sonrası şeklinde iki farklı Galatasaray görüyoruz. Terim zamanının maça
kopuk ucurtma başlayıp skor anlamında geriye düştükten sonra adeta bir kaos
futboluyla bolca fırsatlara girip bunları çoğu zaman skora yansıtamamadan ötürü
süpriz puan kayıpları yaşayan bir takım izledik. Mancini ile birlikte ise
Şampiyonlar Ligi maçlarında iyi futbol oynamasa da ilk haftalarda kaybedilen
puanlara nazire yaparcasına galip gelmeye başlayıp ligin puan cetvelinin
birinci basamağı ile puan düzeyinde belli bir seviyeye gelen bir Galatasaray izlemeye
başladık. Fakat derbi öncesi GS kalesini
A Takım seviyesinde sadece 2 maç oynamış ve gecen sene aylık ücreti sadece
2.500 tl olan Eray İşcan’ın koruyacak olması ve Sneijder’in de Pazar günü
oynayıp oynayamıyacağının şu an bir muamma olması gibi handikaplara sahip bir Galatasaray
var.
Genel bir
bakış atacak olursak son haftalarda inanılmaz hatalı goller yiyen Volkan bu
hafta da bu tarz bir şaka yapmazsa ya da Drogba’dan bir patlama olmazsa
Fenerbahçe’nin son iki üç sezonun aksine rahat galibiyet alacağı beklentisi
içindeyim. Yine de işin aslı böyle değil tabi adı üstüne Fenerbahçe-Galatasaray
derbisi diyoruz. Yeri geliyor en ağır tokadı en ağır favori gösteren taraf
yemiyor mu icabında? Hafızalarımızı fazla zorlamaya da gerek yok. İki sene önce
Süper Kupa finaline gidelim.Sayısız gol pozisyonu harcayan Galatasaray ve sonuc
2-1 Fenerbahçe galibiyeti.Hatta ve hatta Hagi’nin ayagının tozuyla teknik
direktör oldugu, kadrosunun oldukça zayıf oldugu Galatasaray,Alex’li Niang’li
Stcoh’lu Dia’lı Fenerbahçe’den yıllardır göremediği Kadıköy galibiyetini
kılpayı kaçırmıştı.
Bu maçtan üç
puanı almak demek Fenerbahçe için 34.haftayı şampiyon tamamlama açısından çok
çok önemli bir anahtar anlamına geliyor.Elbette daha 2/3lik bir kısım var ligin
sonu için lakin böylesi bir derbinin oluşturduğu ambians her zaman bambaşkadır
ve mutlak kazanımları daima üç puandan fazlasıdır.Galatasarayda ortaya konan
vasat futbol,şampiyonlar ligi yorgunluğu ve psikolojik baskısı,Muslera’dan
yoksun ligde 9 puanlık bir geri düşme ve Şampiyonlar Ligi hedefinden şaşılması
halinde oluşacak tablo kanımca onları biraz daha kaos’a sürükleyecektir. Biraz
beyin jimnastiği yapalım; 13.haftada Fenerbahce yine Kadıköy’de son zamanlarda
yine büyük üstünlük kurduğu Beşiktaş’ı konuk ederken Galatasaray ise kalede
çaylak Eray İşcan’ın olması yüksek bir ihtimalle Real Madrid macı ve ardından
çok diri durumda olan Kasımpaşa deplasmanına gidecektir. Mevcut puan farkını
derbi zaferiyle artırıp 13.haftada ise gerçekleşmesi cok da afaki olmayan bir
darbe ile GS lig yarışında erken havlu atabileceğini görebiliriz.
Kavga
gürültüden uzak, 10 Kasım’da Ata’mızın ruhunu şad edecek bir derbi izlemek
ümidiyle.
ALİ KANDAZ
twitter @KandazAlihotzic
twitter @KandazAlihotzic
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder