7 Kasım 2013 Perşembe

DERBİYE ÜÇ KALA...







Ligde henüz 10. Haftayı geride bırakmışken yani üçte birlik maraton geride kalmışken 2013-2014 sezonunun ilk derbisi; yine de ligin bundan sonra kalan bölümü için Fenerbahçe cephesinde resmi biraz daha netleştirecektir.
Şu ana kadar Fenerbahçe’nin sahada mücadele eden 11’leri organize olma bakımından istikrarlı olamasa da rakibine diş geçirerek,sindirerek skor tabelasının durumuna göre hücum hattını 4’lemekten korkmayarak - ki bu forveti 4’leme mevzusunu hiç doğru bulmuyorum fakat neticede bu da rakibi futbol doğası gereği biraz daha defansa yaslanmaya itiyor-, bu sezon 3 kez yaşadığımız 90+’larda “fergie-time” golleriyle gelen  geri dönüşler itibariyle Ağustos’daki kehanetlerimizin tersine iyi bir maraton geçiriyor.İlk hafta Konya faciasından sonra takım  maç kazanma azmi açısından beklenen düzeye geldi ve geri kalan dokuz maçta son vuruş şansızlığından sadece Trabzonspor’a puan kaybedildi

Galatasaray’a baktığımız vakit işler o kadar da güllük gülistanlık değil.Fatih Terim öncesi ve sonrası şeklinde iki farklı Galatasaray görüyoruz. Terim zamanının maça kopuk ucurtma başlayıp skor anlamında geriye düştükten sonra adeta bir kaos futboluyla bolca fırsatlara girip bunları çoğu zaman skora yansıtamamadan ötürü süpriz puan kayıpları yaşayan bir takım izledik. Mancini ile birlikte ise Şampiyonlar Ligi maçlarında iyi futbol oynamasa da ilk haftalarda kaybedilen puanlara nazire yaparcasına galip gelmeye başlayıp ligin puan cetvelinin birinci basamağı ile puan düzeyinde belli bir seviyeye gelen bir Galatasaray izlemeye başladık.  Fakat derbi öncesi GS kalesini A Takım seviyesinde sadece 2 maç oynamış ve gecen sene aylık ücreti sadece 2.500 tl olan Eray İşcan’ın koruyacak olması ve Sneijder’in de Pazar günü oynayıp oynayamıyacağının şu an bir muamma olması gibi handikaplara sahip bir Galatasaray var.

Genel bir bakış atacak olursak son haftalarda inanılmaz hatalı goller yiyen Volkan bu hafta da bu tarz bir şaka yapmazsa ya da Drogba’dan bir patlama olmazsa Fenerbahçe’nin son iki üç sezonun aksine rahat galibiyet alacağı beklentisi içindeyim. Yine de işin aslı böyle değil tabi adı üstüne Fenerbahçe-Galatasaray derbisi diyoruz. Yeri geliyor en ağır tokadı en ağır favori gösteren taraf yemiyor mu icabında? Hafızalarımızı fazla zorlamaya da gerek yok. İki sene önce Süper Kupa finaline gidelim.Sayısız gol pozisyonu harcayan Galatasaray ve sonuc 2-1 Fenerbahçe galibiyeti.Hatta ve hatta Hagi’nin ayagının tozuyla teknik direktör oldugu, kadrosunun oldukça zayıf oldugu Galatasaray,Alex’li Niang’li Stcoh’lu Dia’lı Fenerbahçe’den yıllardır göremediği Kadıköy galibiyetini kılpayı kaçırmıştı.
Bu maçtan üç puanı almak demek Fenerbahçe için 34.haftayı şampiyon tamamlama açısından çok çok önemli bir anahtar anlamına geliyor.Elbette daha 2/3lik bir kısım var ligin sonu için lakin böylesi bir derbinin oluşturduğu ambians her zaman bambaşkadır ve mutlak kazanımları daima üç puandan fazlasıdır.Galatasarayda ortaya konan vasat futbol,şampiyonlar ligi yorgunluğu ve psikolojik baskısı,Muslera’dan yoksun ligde 9 puanlık bir geri düşme ve Şampiyonlar Ligi hedefinden şaşılması halinde oluşacak tablo kanımca onları biraz daha kaos’a sürükleyecektir. Biraz beyin jimnastiği yapalım; 13.haftada Fenerbahce yine Kadıköy’de son zamanlarda yine büyük üstünlük kurduğu Beşiktaş’ı konuk ederken Galatasaray ise kalede çaylak Eray İşcan’ın olması yüksek bir ihtimalle Real Madrid macı ve ardından çok diri durumda olan Kasımpaşa deplasmanına gidecektir. Mevcut puan farkını derbi zaferiyle artırıp 13.haftada ise gerçekleşmesi cok da afaki olmayan bir darbe ile GS lig yarışında erken havlu atabileceğini görebiliriz.


Kavga gürültüden uzak, 10 Kasım’da Ata’mızın ruhunu şad edecek bir derbi izlemek ümidiyle.
                                                                               

                                                                                 ALİ KANDAZ
                                                                              twitter @KandazAlihotzic



          

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder